VASİYET…

VASİYET... Manâ olarak İfade edecek olursak; *VASİYET*: Bir şahsın kendi MAL VARLIĞI üzerinde SERBESTÇE yaptığı ve ölümünden sonra HUKUKİ BİR MANÂ ifade edecek, hukuki bir NETİCE meydana getirecek olan TEK TARAFLI, ÖLÜME BAĞLİ BİR TASARRUF’TUR. Lügat manâsı olarak baktığımızda ise VASİYET: Bağlamak, bitiştirmek, emretmek bir işi birisine ISMARLAMAK, bir malı ölümünden sonra  BAĞIŞLAMA anlâmlarını taşıyan âmeliye’dir. *VASİYET*, İslâm Din’inin MEŞRU kabul ettiği akit’lerdendir. Tarihî açıdan bakıldığında vasiyetin İslâm’dan ÖNCE DE var olduğu görülmektedir. Mesela Romalılarda AİLE REİSİ malında VASİYET yoluyla ve hiç bir kayda tabi olmadan DİLEDİĞİ GİBİ tasarrufta bulunuyordu. Hatta bazan malının TAMAMINI yabancılara vasiyet edip, kendi varislerini mirastan MAHRUM bırakabiliyordu. Daha sonra bir takım değişiklikler yapılarak, babanın malının en az dörtte birini çocuklarına bırakması zorunlu hâle getirmişlerdi. Cahiliye Arap’larının uygulamaları da bu doğrultuda idi. Cenabı hak Maide suresi ayet.106.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Ey inananlar Birinizin ölümü yaklaştıgında, vasiyet ederken, içinizden ADİL İKİ KİMSEYİ; veya yolculukta iken size ölüm belası çatacak olursa, sizden olmayan iki kişiyi aranızda ŞAHİT tutun…*** Rabbim bizleri ADALET’TEN ayırmasın…Sallu alâ Rasulüna Muhamm…

 

2.  VASİYET… İslam FIKHINDA çok önemli bir yer teşkil eden *VASİYET* Tüm İslâm müctehidlerine göre meşrû bir âmeliye olarak ifadesini bulmuştur. Meşrûiyeti, KİTAP, Sünneti Seniyye, ve İcmaa ile sabit olduğu delil’leriyle İZAH edilmiştir.*VASİYET*; Peygamber efendimizin (sav) hadisleri ile de TEŞVİK edilmiştir. Bu âyet ve hadislerin delaleti yol göstericiligi doğrultusunda İslâm alimlerinin tümü vasiyetin MEŞRU olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. Dolayısıyla vasiyet İCMAA ile de meşrudur… Bir kimsenin ÖLMEDEN ÖNCE, küçük çocuklarının MÂLİ İŞLERİNİ yürütmekte veya terikesinde tasarrufta bulunmakta birisini yetkili kılması güzel bir uygulamadır. Malını veya bir malının menfaatını ölümüne bağlayarak bir ŞAHSA VEYA HAYIR KURUMUNA hibe eden kişiye VÂSİ, kendisine mal veya menfaat bırakılan VASİYET EDİLEN kişiye veya hayır cihetine MUSA LEH, vasiyet edilen mala ya da menfaate MUSA BİH, vasiyette bulunma olayında İSÂ denilir. Câbir İbnu Abdullah (ra) anlatıyor: Resülullah (sav) buyurdular ki: **Kim VASİYET yapmış olarak ölürse DOĞRU BİR YOL ÜZERE ve SÜNNET üzere ölmüş olur; takva ve şehadet üzere ölmüş olur, mağfirete uğramış GÜNAHLARI BAĞIŞLANMIŞ olarak ölmüş olur…** Rabbim bizleri her konuda HAKKA ve HUKUKA uyanlardan eylesin…Sallu…

 

3.  VASİYET… Bir Müslümanın hayatında iken ödemesi gereken ama ÖDEYEMEDİĞİ BORÇLARINI veya başkasına ait hakları -bu borçlar ALLAH TEALA HAKKINDA olabileceği gibi KUL HAKKI DA OLABİLİR- ödenmesi veya sahiplerine verilmesi için VASİYET etmesi vaciptir. Aynı şekilde, HACC, ZEKAT, ORUÇ gibi ibadetler kendisine FARZ olduğu halde EDA EDEMEYENLER, üzerinde KEFFARET BORCU olanlar hac ve zekâtın edasını, orucun fidyesinin verilmesini, kefaretlerin ödenmesini vasiyet etmek zorundadırlar.(El Hidaye) *VASİYET* İslam Fıkhında iki ayrı manâda kullanılmaktadır. Bir malı veya MENFAATI ölümden sonraya bağlayarak bir ŞAHSA veya HAYIR KURUMUNA karşılıksız olarak bağışlamaktır. Akıl hastalığı, BUNAMA, AKIL ZAAFI ve SEFAHAT sebebiyle, bir kimsenin tasarruf YETKİSİ ELİNDEN ALINMIŞ İSE ve işlerin yürütmesi için birisi TAYİN EDİLMİŞSE buna da KAYYUM denilir. Kayyum aynen VASİ mesabesindedir. Muaviye İbnu Kurre babasından naklen anlatıyor: Resülullah (sav) buyurdular ki: ** Kim, ölüm yaklaşınca vasiyette bulunur ve vasiyeti de ALLAHIN KİTABINA UYĞUN OLURSA, bu vasiyeti, onun hayatında vermeyi İHMAL ETTİĞİ ZEKAT’INA KEFFARET olur…** Rabbim bizlere üzerimize FARZ olan bilgileri güzelce öğrenip, O ilimle güzelce ÂMEL etmemizi nasib eyler inşaallah…Sallu…

 

4.  VASİYET… Kardeşlerim, Bir Müslümanın, HARAM bir işin yapılması için VASİYET’TE BULUNMASI ittifakla reddedilmiştir. Mesela, bir Müslümanın KİLİSE yapılması, ŞARAP fabrikası inşası gibi HARAM olan bir şeyi VASİYET ETMESİ haramdır. Bu tür vasiyetlere UYULMAZ. Ayrıca meşru cihetlere bile olsa malın ÜÇ’TE BİR’İNDEN fazlasının VASİYET EDİLMESİ CAİZ DEĞİLDİR. Şayet vasiyet edilmişse, varislerin, malın üçte birisinden fazla olan kısmında bu vasiyete UYMALARI MECBUR DEĞİLDİR. Şartlarını haiz olan bir vasiyet sahihtir. Vasiyet mutlaksa, vasiyet eden şahıs öldüğünde ve vasiyet edilen şahıs  KABUL ETTİĞİ andan itibaren, bir zamana veya şarta bağlı ise şartın tahakkuku ve zamanın gelmesinden itibaren VASİYET EDİLEN MAL’A sahip olur. Vasiyetin yerine getirilmesi MİRAS TAKSİMİNDEN ÖNCE gelir. Ölünün bıraktığı terikede yapılacak ilk işlem, TECHİZ, TEKVİN, sonra BORÇLARININ ÖDENMESİ, peşinden de VASİYETİN yerine getirilmesidir.(S.Ş.Cürcani) Ebu Davud’un zamanımıza taşıdığı Hadis’te Peygamber Efendimiz mealen şöyle buyurmaktadır: ** Kişinin, yaşarken BİR PARA SADAKA vermesi, ÖLÜRKEN YÜZ PARA sadaka vermesinden daha hayırlıdır.** Rabbim bizleri, HAYIR İŞLERİNDE ÖNDE olan, ŞER İŞLERDEN DE uzaklaşan kullarıyla bir ve beraber eylesin… Sallu…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.