VEBÂL… Bazı kavramlar vardır ki; ne kadar manâ yönüyle anlatılsa da yeterli sonuç alınamayabilir. VEBÂL kavramı da böyledir. Kaldırılamayacak kadar büyük bir ağırlık, DEF edilemeyecek kadar büyük bir tehlike, başedilemeyecek kadar kötü sonuçları olan büyük bir BELÂ, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, Sonunda ceza olan kaçınılmaz bir fiil, sorumluluk, mesuliyet yükü altında kıvrandıran, şiddetli AZAP kazandıran iş olarak karşımıza çıkan VEBÂL sıkıntısı bitmeyen büyük olan bir BAŞ ağrısıdır…VEBÂL her yönüyle ağır bir günah olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişi yaptığı bir işin sonunda, işlediği bir fiilin neticesinde ağır, çekilmez bir karşılık görür. Kişiyi bedeli ağır olan karşılığa götüren şeye VEBÂL denilmektedir. Rabbimiz Tegabün Suresi ayet. 5. te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Daha önce inkâr edenlerin haberi size ulaşmadı mı? İşte onlar DÜNYADA yaptıklarının cezasını tattılar. Onlar için acı bir AZAP da vardır…*** Rabbim, bizleri Vebâli büyük olan hata, kusur ve günahlara bulaşmaktan muaf eylesin…
2. VEBÂL… Tarih boyunca Nice ülkeler, nice memleketler, nice şehirler, nice yerleşim merkezleri vardır ki, onların halkları Rabblerinin ve peygamberlerinin emir ve yasaklarını dinlememişler, buyruğundan çıkmışlar, Allahu tealanın ve Allahın Resullerinin hayat programlarını terk etmişler, kendi hevâ ve hevesleri istikâmetinde bir hayat yaşamaya başlamışlardır. İsyan içerisine düşen toplumların yaptıkları günah, kusur ve hatanın cezasını çok ağır ödeyen toplumları Kur’anı kerimde okuyoruz. İşledikleri suç’un cezasını çeken sapkınlar çok şiddetli BEDEL ödemişlerdir. Şeytanın şerrine alet olanlar amellerinin cezasını çektikleri gibi gelecekleri de HÜSRAN ile neticelenmiştir. VEBÂL; sonucu ceza ile bitecek AZAP olan fiilerdir. Her amelin mutlaka bir sorumluluğu vardır. Rabbimiz Talak suresi ayet. 65. te mealen şöyle buyurmaktadır: ***Böylece onlar da yaptıklarının KARŞILIĞINI tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir HÜSRAN olmuştur.***Rabbim üzerimize kaldıramayacağımız VEBÂL yükünü yüklemesin…
3. VEBÂL… Akıl niğmetini taşıyan her insan yaptığı hâl, hareket ve eylemin iyi ya da kötü olduğunu mutlaka bilir. Örneğin, Hırsızlık İslamiyet başta , bütün DİN ve kültürlerde yüz kızartıcı bir suçtur. Bu suçun belli bir bedeli vardır, O bedel ödense, cezasını çekse dahi HIRSIZ sözcüğü O kişinin yakasından ömür boyu düşmeyecektir. Akibeti, sonu, neticesi zifiri karanlık olan böyle bir eylemin VEBÂLİ anlıyamayacağımız kadar vahimdir. Allahu Tealanın yapma dediklerini yapan, koymuş olduğu yasağı çiğneyen, ömrünü HARAM fiillerle geçiren bir kişi yapmış olduğu amellerin VEBÂLİNİ mutlaka ömür boyu çekecek ve VİCDAN azabından kurtulamayacaktır. Şurası kesin dir ki; hiç kimse bir başkasının günahının vebâline ortak olamayacaktır. Suçu işleyen, günah kiri ile pisliğe batan kişi günahının VEBÂLİNE katlanacaktır…Rabbimiz, Mümtehine suresi ayet. 3. te mealen şöyle buyurmaktadır: *** Kıyamet günü yakınlarınız ve çocuklarınız size FAYDA vermezler. Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah yaptıklarınızı görendir…***Dünyada,*VEBÂLİNİ ÇEKERİM*diyen dostlarımız BOŞ konuşmaktadırlar…
4. VEBÂL…Kardeşlerim, Kur’anı Kerimde bazı ayetler bizlere KISSA olarak hikaye edilir. Örneğin, Nuh Aleyhiselam 950. yıl kavmine Allahu Tealanın emir ve yasaklarını anlatmış, inanmamışlar kendisiyle alay etmişlerdir. Hud Aleyhiselam, Salih Aleyhiselam, Şuayb aleyhiselam, Zekeriyya Aleyhiselam, Musa Aleyhiselam, İbrahim aleyhiselam…DİNİ anlattıkları toplumlardan ŞİDDET görmüşlerdir. Aynı zamanda Firavun, Nemrut, Eykeliler, Medyenliler, Allahu tealaya ve hükümlerine SAVAŞ açan bütün toplumlar yaptıkları şeytani mücadelenin bedelini çok ağır bir şekilde ödemişler, Şiddetli azap içinde HELÂK olmuşlardır. Allahu Tealanın ayetlerini ve Allah Rasulünün Sünnetini yalanlayanlar mutlaka yaptıkları eylemin VEBÂLİNE katlanacaklardır… Rabbimiz Ankebut Suresi ayet. 12. de mealen şöyle buyurmaktadır:*** Kâfirler, iman edenlere, „Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim“ derler. Halbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler…*** Sallu alâ Rasulina Muhamm…