مَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
YAŞANTI’NIN ĞAYESİ… Muhterem Müslümanlar… Rabbimizin bizlere bahşettiği ÖMÜR SERMAYESİ bizler için İMTİHAN dünyasında verilmiş en büyük fırsattır inancını taşıyoruz. İslam dinine sımsıkı inanıp, bağlanan ve teslim olan erkek ve kadın kim ki iman etmiş olarak sâlih amel işlerse, imanının gereğini yerine getirirse, imanını hayatında görüntüler, fıtratının gereği bir hayat yaşayarak imanını gündeme getirirse, hayatını Allah’ın örnek kulu Rasûlullah’a benzetirse, Örnek ve önderimiz Peygamber efendimizin (sav) yaşadığı gibi hayatını yaşarsa Rabbimizin RIZASINI kazanacaktır inşaallah. Rabbimiz Kuranı kerimde böyle yapan erkek ve kadınlara dünyada tertemiz bir hayatla dirlik ve düzenlik lütfedeceğiz buyuruyor. Rabbimiz Nahl Suresi ayet.97. mealen şöyle : *** Erkek veya kadından, her kim mü’min olarak yararlı bir iş yaparsa, biz ona muhakkak güzel bir hayat yaşatırız ve işlemekte oldukları amellerin daha güzeli ile mükâfatlarını mutlaka veririz…*** Rabbimiz, Onların dünyadaki hayatlarını güzelleştireceğiz buyuruyor. Onların hayatlarını, yaşantılarını mutlu kılacağız ve öbür tarafta da yapmış oldukları amellerin en güzeliyle onları mükafatlarını, karşılıklarını vereceğiz buyuruyor. Dünyada güzel bir hayat, tertemiz bir hayat, mutlu, canlı, huzurlu bir hayat, âhirette de ondan çok daha güzel bir hayat. İşte buna ulaşmanın yolu iman ve sâlih amelden geçmektedir. Erkek ve kadın Allah’a Allah’ın istediği gibi iman edecek, kitaba Allah’ın istediği gibi iman edecek, peygambere Allah’ın istediği gibi iman edecek ve hayatını bu imanla düzenleyecek, iman kaynaklı bir hayat yaşayacak olursa inşaallah Rabbimiz dünyada da Ukba’da da güzellikler bahşedecektir inşaallah.
Peygamber efendimiz (sav) bir hadisinde mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allah, bir kulu sevdimi, onu dünyadan korur, tıpkı birinizin, hastasına suyu yasaklaması gibi…**(Tirmizî.) Muhterem Mü’minler… İslam dinide İman ve salih amel hususunda, teslimiyet noktasında, itaat ve bağlılıkta bilindiği gibi kadın ve erkek ayırımı yoktur. İster kadın olsun, ister erkek imanla ameli birleştiren, imanını amelle ispat eden herkese Rabbimizin ilahi vaadi, mükafatı haktır, mutlak surette yerine gelecektir inşaallah. Bizler yaşadığımız anda yani doğduğumuz andan daha doğrusu akıl baliğ olduğumuz, sorumluluk yüklendiğimiz çağımızdan son nefesimizi vereceğimiz ana kadar Kuranı kerimi ebedi hayat mektebimiz, Rahberimiz; Peygamber efendimizin(sav) sünneti seniyyesini kılavuz umuz edinirsek dünyamız da güzel olacak âhiretimiz de güzel olacaktır. Tabii Rabbimizin istediği böyle bir hayatı gerçekleştirmenin yolu da elimizdeki şu Mukaddes kitaptan ve bu kitabın pratiği olan Peygamber efendimizin (sav) sünneti seniyyesinden geçmektedir. İmanla amelin bütünleştirileceği bir hayatı yakalayabilmenin tek yolu sürekli bu kitap ve sünnetle birlikte olmaktır düşüncesindeyiz. Peygamber efendimizin(sav) bir hadisi mealen şöyle:**Tüm düşüncesi âhiret olan kimsenin, kalbini Allah zengin kılar. Onu derler, toparlar ve dünya ona gelip boyun eğer. Kimin de bütün kaygısı dünya olursa, Allah onun gözlerinin arasına fakirlik yerleştirir, işlerini darmadağın eder. Dünyadan da ona, sadece kendisi için takdir edilen şey gelir…**(Tirmizî.)
Muhterem Kardeşlerim…Ne için yaşadığını bilmek inanıyorum ki; yaşamak kadar önemlidir. Nitekim insanı diğer canlılardan ayıran en büyük özellik, bilmeye ve düşünmeye sevk eden akıl sistemidir. Aklın da en büyük özelliği; kalp ve nefis üçgeniyle birleşip, yaratılış gayesine uygun olarak, beden ülkesini yönetebilmesidir. Başka bir açıdan bakacak olursak yaşamak; nefes alıp vermek, yemek-içmek gibi şeylerle sınırlandırılırsa, aynı şeyleri, hayvanların da yaptıklarını unutmamak gerekir. Yaşamak ve ölmek, yaşamanın ardından ölmek, nasıl yaşanılırsa öyle ölmek. İyi insanların iyi; kötü insanların da, kötü yolda ölmeleri muhtemeldir. Bu bakımdan, iyilik yapmayı görev bilen bir insan iyilikleriyle, kötülük yapmayı meslek edinmiş bir insan da, kötülükleriyle gömüleceği aşikârdır. Ölümün soğuk bilinen yüzünde ölümsüzlük vardır. Yani bir daha ölmemek üzere ölmek. Bu dünyada bir insan hangi hâl üzere yaşamışsa, o hâl üzere ölecektir. Hakkı, hakikati, adaleti, birlik ve beraberliği, insanlığı, Allah için sevmeyi ve Allah için buğz etmeyi, kendisine görev bilen bir insan, yaşantısında olduğu gibi, öldükten sonra dirildiği günde de, aynı heyecanı ve aynı duyguları taşıyacaktır. Bozgunculuk, şirk, küfür, kötülük ve isyan üzere can verenler de, kendi duygu ve heyecanları ile dirileceklerdir. Er yada geç, ölümün yüzüyle tanışacak her insan, şu nebevi fermanı aklından hiç çıkarmamalıdır:**Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz, nasıl dirilirseniz öylece haşrolunur (hesap verir) siniz..** Bu bilinçle yaşayanlara ne mutlu…
Sermedkadir…LU…DAR’UL ERKÂM…29.12.2017…