YENİLEŞME YA DA YOZLAŞMA…

YENİLEŞME YA DA YOZLAŞMA… Günümüzde bazı siyasiler İLAHİ EMİRLERLE sanki YARIŞ hâlindedirler. Bütün kalbimle inanıyorum ki; Önceki anlatımlarıyla REFORM VE RÖNESANS, daha sonraki adıyla AYDINLANMA felsefesi düşüncesini yayan düşünürlerin gayretleriyle oluşturulan ve adına Hümanist – Laik batı kültürü ve medeniyetinin İNSAN anlayışı veya dünya görüşünün ÖZÜ olan Dünyevilik, Tabiatçılık, her şeyin insan tarafından düşünülebilecegi, İnsanı nerdeyse YARATICI konumuna yükselten ve bir batılı felsefecinin dedigi gibi: * BİZ TANRIYI ÖLDÜRDÜK…* Düşüncesi ile Allaha, Dine, Onun şanlı Rasulüne İMAN edenlerin mücadelesi KIYAMETE kadar sürerek devam edecektir… On altıncı yüzyıldan başlayan ve İNSAN düşüncesini hayata HAKİM kılıp, İlahi iradeyi – HAŞA – SAF DIŞI bırakma çabalarında öncelik onlarda oldugu için Martin Luter ve Kalven’in bu düşüncelerde payları ÇOK büyüktür.Ondan sonra gelen Felsefe ekolleri de bu düşünceleri geliştirerek neredeyse Siyasi, Ekonomik, Sosyal yapıda olsun ya da başka bir izah tarzıyla İNSANI ilgilendiren her hususta İnsan iradesinin sınırlarını genişlettikçe İLAHİ İRADENİN sınırlarını tamamen daraltmışlardır… Bu hareketin adı YOZLAŞMA’DIR…

 

2.  YENİLEŞME YA DA YOZLAŞMA… Modern BATI kültürünün en karakteristik özelliklerinden birisi inanıyorum ki; İnsanları Dini, İlahi ve manevi degerler diye ifade edebilecegimiz âlemden uzaklaşma, Kutsal bilinen degerlerden bagını tamamen KOPARMA, yeryüzüne tamamıyla bağlanma anlamında dünyevileşme istegi, arzusu, emeli, bu uğurda çalışması ve gayretleridir… Bu yolun yolcuları bilhassa 1825. lerdeki SANAYİİ devrimleriyle birlikte Modernlik ve Çagdaşlık sözcüklerini dillerinden düşürmez olmuşlardır. Bu akımın öncülerinin Dini değerlere ve Kutsal bilinen İNANCA verdikleri bir yakıştırma vardır O’da *ORTAÇAG KARANLIĞI* lafı… Peki nedir Modernlik, çagdaşlık ve sekülarizm kısaca ona bakalım. Modernlik, lügatte; modern olma hali, asrilik, çağdaşlık, köksüzlük, geleneksizlik. Modernizm; modern, asri şeylere düşkün, yenilikçilik. Asri; zamana, asra uygun yaşama tarzı veya Çağdaş BATI tarzı diye tarif edilir. Bütün bu izahlardan anladığımız kadarıyla Zamanımızda kurulu düzenlerin devletlerin hepsi tam bir modern devlettir. Toplumun ki; buna bizim toplumumuzda dahildir ne yazık ki; her tavır ve hareketler modernlikle bütünleşmektedir. Bu akım da YOZLAŞMAYI beraberinde getirmektedir… 

        

3.  YENİLEŞME YA DA YOZLAŞMA… Zamanımızdaki İslam dışı bütün sistemlerde bilhassa AİLE yapısını çürütmek amacıyla her türlü EYLEMİ ellerinden geldiği kadar imkanları GENİŞ tutmaktadırlar. Modernizmin, yenileşmenin, sınırsız özgürlük zannedilen dayatmanın önünde hiç bir ENGEL bulunmamaktadır. Bu uğurda Hristiyan, Yahudi, sözde Müslüman ve Ateistler aynı kulvarı paylaşmaktadırlar. Yenilik hareketlerinin, Modernizm anlayışının, Mesuliyetsiz yaşantının, Sorumluluk anlayışından yoksun AİLE bilincinin önünde  MANEVİ anlayışlar kaldırılmıştır. Şehvete açılan kapı sonuna kadar dayalı tutulmakta, Kadın ile Erkek sanki birbirine DÜŞMAN RAKİP gibi hazırlanmakta, Aynı insanlardan olan çocuklar tabir caizse hem anasız hem babasız kalmaktadırlar… Nesiller KUTSAL AİLE bağına tavırlı, birbirine DÜŞMAN olarak yetişmekte; Hanımını YÜK olarak gören Erkek ve Kocasına hizmetçi olduğunu sanan kadın binlerce kişinin TAHAKKÜMÜ ALTINA girerek YOZLAŞMAKTADIRLAR. Rabbimiz ,Ahzab Suresi ayet.36.da mealen şöyle buyurmaktadır: *** Allah ve Resûlü bir işe HÜKÜM verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre SEÇME HAKKI yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, APAÇIK bir sapıklığa düşmüş olur…*** Amenna ve Saddakna diyoruz…

 

4.  YENİLEŞME YA DA YOZLAŞMA…Kardeşlerim, tabiidir ki her yenilik fena, kötü ve kem gözle bakacağımız tavrımız olmayabilir; Hayatı ve yaşantıyı güzelleştiren, rahatlatan, İnsan sağlığına yönelik TIBBİ ilerlemeler, İletişim ağında oluşan hızlı gelişmeler, İnsan unsurunu üstün tutan teknolojik yönelişler, Ulaşım, spor, kültürel yenilikler, Manevi konulardaki SERİ çalışma ürünleri, Ekonomik ve teknolojik rahatlığın getirmiş olduğu FERAH yaşama arzusu…Bu konular YOZLAŞMAYA götürmediği müddetçe, hayatımıza girmiş olan yenilikler bizlere İNSAN olma özelliğimizi ve güzelliğimizi unutturmadığı müddetçe, ÖRF, ADET, ANANE düşmanlığı, geleneksiz, göreneksiz, yenilikçi bir toplum bilgi kirliliğini dayatmadığı müddetçe, Kutsalımıza, Mukaddes değerlere ve DİN’E BAŞ KALDIRI alenen ortaya konulmadıkça, *ABİD İLE MÂBUD* fikir, düşünce ve uygulamada yer değiştirmediği sürece en UFAK bir itirazımız söz konusu olamaz… Cenabı Hak Taha Suresi Ayet. 131. de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onların bir kısmına, kendilerini SINAMAK için, dünya hayatının SÜSÜ olarak bahşettigimiz nimetlere sakın göz dikme. Rabbinin rızkı daha iyi ve daha kalıcıdır…*** Sallu alâ Rasulina Muhamm…

 

Sermedkadir…

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.